6 Ağustos 2012 Pazartesi

KİTAP ÖNERİLERİ-1

JANE EYRE


Bloğu ilk açtığımda amacım güncel eğitim metotları ile sahip olduğum naçizane birikimi paylaşmak idi. Bu bağlamda tanıtımda da söylediğim gibi okuduğum kitaplar hakkında yorumları da paylaşacağım. Bunların ilki üniversite yıllarında severek okuduğum “Jane Eyre” olacak. Kendi yorumlarımın yanında çok değer verdiğim ve yeteneklerine her zaman güvendiğim ve öğretmenin yanı sıra birçok şey öğrendiğim öğrencilerimden birisi olan Şevval Acar’ın da bu kitap hakkındaki yorumlarını sizlerle bu yazıda paylaşacağım.

Jane Eyre Bronte kardeşlerin Charlotte olanı tarafından yazılmıştır J. Charlotte Bronte İrlandalı bir rahip bir babanın 6 çocuğunun 3.süydü.  Genç yaşta annesini kaybetti ve bir süre teyzesi tarafından büyütüldü. Daha sonra 1824 yılında 3 kız kardeşiyle birlikte Clergy Daughters adlı bir okula başladı fakat buradaki uygun olmayan koşullar hastalanmasına neden oldu. Yazarlığa ve edebiyata ilgisi ise sağ kalan kız kardeşleriyle birlikte babasının kütüphanesinde vakit geçirmesiyle doğdu. Bronte 1835-1838 yılları arasında daha önce eğitim gördüğü Mirfield’daki Roe Head okulunda öğretmenlik yaptı. Daha sonra 1846’da 3 kız kardeş Charlotte, Emily ve Anne,  zamanın yaygın olaylarından biri olan “Currer Bell”, “Elise Bell” ve “Acton Bell” takma isimlerini kullanarak ortaklaşa “Poems by Currer, Elise and Acton Bell” isimli bir şiir kitabı çıkarttı. Tek erkek kardeşini 1848’de bronşitten kaybetti. Aynı yıl kendisi de yazar olan Emily Bronte’yi ve 1849’da da Anne Bronte’yi tüberkülozdan kaybetti. Bronte Jane Eyre adlı kitabını ise 1847’de yazdı. 
George Richmon'ın fırçasından Charlotte Bronte

Kitap 10 yaşındaki yetim Jane Eyre ile başlar ailesi, yazarının ailesi gibi tüberküloz ya da tifodan ölmüştür. Halası ve halasının kızları Jane’den hoşlanmaz ve sürekli olarak onu hem fiziksel hem de psikolojik olarak aşağılarlar ve dışlarlar. Jane bir gün yaptıklarından dolayı ceza alır ve amcasının öldüğü kırmızı odaya kilitlenir. Orada geçirdiği vakit çok kötüdür çünkü orada ölen amcasının halüsinasyonlarını görür. Jane’den kurtulmak isteyen ev halkı onu Lowood kız okuluna gönderir. Aslında bu Jane için güzel bir ödüldür çünkü çektiklerinden kurtulacaktır. Ancak Jane gitmeden, Jane’in yalancı ve kötü bir çocuk olduğu söylentileri okula gitmiştir bile. Oradaki idareciler ona güvenmezler. Orada da soğuk odalarda kalma, aç kalma gibi cezalara maruz kalır. 6 yıl öğrenci 2 yıl da öğretmen olarak kaldığı Lowood okulundan ayrılmaya karar verir. Bir süre sonra Edward Rochester’ın evinde mürebbiyelik yapmaya başlar. Ama acılar asla peşini bırakmayacaktır. Aç susuz kalacak, evsiz kalacak, tarif edilmez acılar çekecek ve erkek egemen toplumda ayakta kalmaya çalışacaktır. Bu bakımdan ve  Victoria dönemini yansıttığından dolayı aslında romanda feminist unsurlar vardır. Jane tüm zorluklara rağmen ayakta kalmaya çalışacaktır. Roman dikkatli okunduğunda aslında Charlotte Bronte’nin öz yaşam öyküsü niteliğini de taşır bence.
 

 Bu roman daha sonra beyaz perdeye de aktarıldı 2011 yapımı film www.imdb.com gibi prestijli bir sinema sitesinden 8.3 puan almış ki bu puan oldukça yüksek bir puan.



Peki bakalım Şevval Jane Eyre hakkında ne düşünüyor?:

Jane Eyre, büyük bir malikânede talihsiz bir çocuktu. Anne ve babası olmadığı için yengesinde kalan bir çocuk. Kasvetli ve sert kuralları olan bir okula gönderildi ardından. Ve ilk aşkını mürebbiye olarak gittiği ilk evde, kendinden yirmi yaş büyük birine karşı hissetti. Önlerindeki binlerce engele karşı yine de direndiler ve kitabın sonuna “neredeyse mutlu bir sondu” diyebilirim.
Bu kitap bana kitap okumayı sevdiren kitap. Çünkü her insan mutlaka kendinden bir şeyler bulabiliyor. Çok çeşitli karakterlerinden dolayı herkesin kendini biriyle özdeşleştireceğini düşünüyorum. Aynı zamanda çok da sürükleyici. Klasik bir kitap olmasına karşın dili de gerçekten sade. Ve çok önemli mesajlar da veriyor bizlere.
Herkesin bu kitabı mutlaka okuması gerektiğini düşünüyorum; çünkü insanlar bazen diğer insanları dış görünüşlerine göre yargılıyor ve bu da o insanları birçok konuda engelliyor. İşte kitabın verdiği belki de en önemli mesaj bu: “Dış güzelliğin hiçbir önemi yoktur. Önemli olan kişinin nasıl düşündüğü ve hissettiğidir.” Aynı zamanda hayatlarından gereksiz yere şikâyet eden insanlara gerçekten kötü bir hayatın nasıl olduğunu göstermek için de iyi bir kitap.
Şevval'e emeklerinden dolayı teşekkürler...
Kaynakça: Charlotte Bronte'nin biyografisi (www.wikipedia.org)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder