19 Ocak 2014 Pazar

CHARLES DICKENS ÜZERİNE


Öğrenciyken okumayı çok sevdiğim söylenemez. Ta ki Charles Dickens ile tanışana kadar…

Okumayı sevmemem de yanlış kitap seçimi ve öğretmen tutumunun etkisi vardı sanırım. Kendini keşfedemeyen birisi olarak nasıl kitap seçeceğimi ve daha doğrusu zevklerimi bile bilmiyordum. Derken lise 2. Sınıfta Charles Dickens’ın Great Expectations (Büyük Umutlar) kitabını okudum. Almanca dersiydi, öğretmenimiz Mehmet Aksoy sağolsun ders konusunda beni pek sıkmazdı, derslerinde İngilizce çalışmama izin verirdi. İki derste yani 80 dakikalık bir sürede, bir çırpıda okudum kitabı ve budur dedim. Ergenliğin verdiği etkilerle de Charles Dickens’tan etkilenmem zor olmamıştı. Çünkü Charles Dickens’ın kendine has bir acısı vardı ve tüm romanlarında bunu yansıtırdı. Hani bir klişe vardır ya; yazar bu yazısında kendi yaşantısından alıntılar yapmış mıdır? diye, Charles Dickens bu alıntıların ağa babasını yapar. En çok tutulan iki romanı yani Büyük Umutlar ve David Copperfield’daki kahramanlar yani Pip ve David aslında Charles Dickens’ın küçüklüğüdür.

1812 yılında doğan Charles aslında güzel bir ortamda doğmuştu. Fakat babasının borçları yüzünden hapse girmesi Pip ve David’in hikâyelerinde olduğu gibi Charles’ın kendi hikayesinde de olayları tersine çevirmiştir. 11 yaşında bir boya fabrikasında çalışmaya başlayan Charles 15 yaşında bir avukatın yanında çalışmaya başlamıştır ve daha sonra da 23 yaşında Morning Chronicle gazetesinde “Boz” takma adıyla yazılar yazmaya başlamıştır. 15 roman, 5 uzun öykü, yüzlerce kısa öykü ve kurgu dışı makale yayınlayıp yorulmak nedir bilmeden çalıştı ve çocuk hakları, eğitim ve diğer toplumsal konularda yenilikler için mücadele verdi. Büyük Umutlar, Oliver Twist ve A Christmas Carol adlı romanları aynı zamanda beyaz perdeye de aktarıldı.


 

İzlediğim filmlerden birinde “Fakirlik Charles Dickens romanlarındaki gibi eğlenceli değildir” sözü söylenmişti. Bu cidden etkileyici bir söz.

Romanlarında her ne kadar umutsuz bir durum varsa da sonunda umutlar yeşerir ve okuyucuya o hazzı verir. Yaratıcı dehası Leo Tolstoy'tan G. K. Chesterton ve George Orwell'a kadar pek çok yazar tarafından övülse de, Oscar Wilde, Henry James ve Virginia Woolf ise psikolojik derinlik eksikliği, gevşek yazım tarzı, duygusal mizacından ötürü Charles Dickens’ı eleştirmişlerdir.

Bana okumayı sevdiren bu yazarın romanlarını öğrencilerime de tavsiye ediyorum ve onlar da okumaktan haz alıyorlar. Eğer tanışmadıysanız Charles’la mutlaka tanışın.

Charles Dickens'ın Great Expectations müsveddesi, kendi el yazısıyla
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder