20 Ocak 2014 Pazartesi

SHAKESPEARE ÜZERİNE


Bir İngilizce öğretmeni blogger olarak Shakespeare’den yazmazsam kemikleri sızlar herhalde. Shakespeare de Mevlana’dan sonra yaşamasına rağmen günümüze gelen ve eserleri hala büyüleyen şair ve yazarlardan. Mevlana dedim çünkü ikisinin de çok eserini okudum ve aşkı ikisi gibi ifade eden tanımlayan başka kimse yok bence. Format dışına çıkmasa Mevlana hakkında da mutlaka yazmak isterdim. Ama konumuz şimdi Shakespeare.

 
Önce eleştirilerden bahsedeceğim. Aslında genel olarak Shakespeare kendi hikâyelerini yazmaz. Hamlet Danimarka kralıdır. Romeo ve Juliet de Verona’da geçer. Bu hikâyeler kulaktan kulağa dolaşan halk hikâyeleridir. Ama bu eserleri eser yapan Shakespeare’in cümleleridir. Bir insanın gözlerinin güzel olduğunu söylemenin birçok yolu vardır. Ama peki ya bu cümleler…

“Tüm göklerin en güzel yıldızlarından ikisi,
yalvarıyorlar onun gözlerine işleri olduğundan:
biz dönünceye dek siz parıldayın diye.
Gözleri gökte olsaydı, yıldızlar da onun yüzünde;
utandırdı yıldızları yanaklarının parlaklığı.
Gün ışığının kandili utandırdığı gibi tıpkı.
Öyle parlak bir ışık çağlayanı olurdu ki gözleri gökte
gece bitti sanarak kuşlar cıvıldaşırdı.”

Shakespeare hakkında yazılacak çok şey var aslında. Bazı rivayetler Shakespeare’in gay olduğunu ve sonelerini onlara yazdıklarını söyler. Ama aynı söylentiler Mevlana ve Şems için de yok mudur? Hem gay olsa ne olacak ki, Murathan Mungan en güzel şiirlerini erkek sevgililerine yazmamış mıdır??? Böyle bir yaratıcılığın çekirdeğinde ne varsa desteklenmeli bence.

Shakespeare sadece aşkı değil intikam gibi olumsuz duyguları da ustalıkla anlatmıştır. Hamlet ve Othello bunun en güzel örneklerindendir. Hatta Othello Yeşilçam’da “Arap’ın İntikamı” adı altında beyaz perdeye aktarılmıştır.

Othello’da Iago’nun Othello’dan aldığı intikam, Hamlet’te ise oyunun başından sonuna işlenen intikam trajedisi nefes kesicidir.

Shakespeare bence herkesin mutlaka okuması gereken bir üstat. Araştırmalar Shakespeare okumanın Alzheimer hastalığını önlemede başarılı olduğunu göstermiştir. Son zamanlarda yayınlanan dizilerde başta “Ezel” dizisinde rahmetli Tuncel Kurtiz sayesinde Hamlet ağırlıklı olarak alıntılar yapılmıştır.

Ben de yazının sonunu Hamlet’ten bu alıntıyı yaparak getirmek istiyorum…

"Var olmak ya da olmamak, mesele bu.

Gözü dönmüş talihin sapanına, oklarına,

İçin için katlanmak mı daha soylu,

Yoksa, bir dertler denizine karşı silaha sarılıp

Son vermek mi onlara? Ölmek, uyumak...

Hepsi bu... ve bir uykuyla

Binlerce doğal darbeye son verdik diyebilmek.

Hangi insan gönülden istemezdi bu bitişi!

Ölmek, uyumak... Uyumak, belki rüya görmek.

Ha! İş burda. Çünkü o ölüm uykusunda,

Şu fani bedenden sıyrılıp çıktığımızda,

Göreceğimiz rüyalar bizi duraksatır ister istemez.

İşte felaketi onca uzun ömürlü kılan da bu

Kim katlanırdı yoksa zamanın kırbaçlarına, küfürlerine,

Zorbanın haksızlığına, kibirli adamın hakaretine?

Hor görülen aşkın acılarına, adaletin gecikmesine,

Devlet görevlisinin kendini bilmezliğine;

Sabırla bekleyen erdemli kişinin,

Değersiz insanlardan gördüğü muameleye,

İnsan yalın bir hançer darbesiyle hesabı kesebilecekken,

Kim katlanırdı, bu yorgun yaşamın yükü altında

Homurdanıp terlemeye,

Ölümden sonraki bir şeyin korkusu olmasaydı?

Sınırlarını bir geçenin bir daha dönmediği

O bilinmeyen ülkenin korkusu kafamızı karıştırıp

Bizleri, tanımadığımız dertlere koşup gitmektense,

Başımızdakilere katlanmak zorunda bırakmasaydı?

İşte bunları düşündükçe

Ödlek olup çıkıyoruz hepimiz,

Ve işte böyle kararlılığın doğal rengi,

Endişenin soluk gövdesiyle bozuluyor;

Bulutları hedef alan büyük ve iddialı atılımlar

Bu yüzden yörüngesinden sapıyor

Ve bir girişim olmaktan çıkıyor adları..."

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder