20 Ocak 2014 Pazartesi

YOUNG GOODMAN BROWN ÜZERİNE


Öğretmenlerimin benim üzerimde emeği çoktur. Hayatımı değiştirdiler diyebilirim yaptıkları olumlu ve olumsuz işlerle. Nizamettin hocam nasıl İngilizceyi sevdirdiyse ismi lazım değil, yüzü aklıma geldikçe hala beddua ettiğim bir matematik öğretmeni de beni matematikten soğuttu. Ama dediğim gibi matematikten soğumasaydım şu an bunları yazıyor olmazdım herhalde. İşin iyimser ve Polyannacı yanı da bu olsa gerek.

Hayatımda olumlu katkıları olan öğretmenlerimden birisi de daha önce de bahsettiğim üniversitedeki İngiliz edebiyatı öğretmenim Zerrin Eren’dir. Verdiği bilgileri sanırım ancak dil edebiyat fakültelerinde verirler. Filolog olmak isteyip de zar zor öğretmenlik bölümü yazdırılan benim için bulunmaz bir nimetti Zerrin hoca. Onunla incelediğimiz eserlerden birisi de Scarlet Letter’ın da yazarı Nathaniel Hawthorne’un bir eseri olan “Young Goodman Brown”du. İsim de manidardır az sonra bahsedeceğim.
 

Hikâye Salem’de geçer ki Salem cadı avlarıyla meşhur bir yerdir. Hikâye puritanlara ithafen yazılmıştır. Puritanlar safçılıktan gelir. Doğuştan günahkâr olduklarına inanırlar ve yaşadıkları süre boyunca bu günahları affettirmek için yaşarlar, gülmezler, eğlenmezler…

İsminin başındaki young onun deneyimsizliğine, naifliğine bir göndermedir. Brown da puritanların sembolüdür.
Yaşadıkları yer olan salem village da tesadüfi değildir. Salem İbranicede barış anlamına gelmektedir. Ayrıca salem village 1692 yılında çoğu kadın olmak üzere 19 köylünün cadı oldukları düşüncesiyle öldürüldükleri yerdir.
Karısının isminin faith olması da tabiki de tesadüfi değildir. Karısını bir melek olarak görmektedir. Hikâyede sürekli bahsi geçen "pink ribbons" da oraya boşuna konmamıştır. İyimserliği temsil etmektedir karısının saçındaki pembe kurdeleler.


Kahramanımız goodman brown başta karısı olmak üzere içinde bulunduğu toplumunun yani puritanların çok iyi insanlar olduklarını düşünüyor. Güneş battıktan sonra bir yolculuğa çıkması gerekiyor her ne kadar karısı onu engellemeye çalışsa da. Şeytanla randevusu vardır. Şeytan ona goodman brown un babasının ve dedesinin de ona nasıl geldiğini anlatır. akıl hocası olarak gördüğü insanların -goody cloyse, minister, deacon gookin- şeytanın yanında yer aldığını görür. Hatta kendi karısının bile onlardan biri olduğunu görür. Buradaki şeytan da aslında temsilidir. En önemli cümlerinden biri olan evil is the nature of mankind 'ın temsili olarak şeytanla ilintilendirilmiştir. bu adamın karısının adının faith olmasıda tesadüf değildir. şeytan tarafından ele geçirilecekken faith'ini yani inancını arıyor olması kadının suretinde iyiliğe olan inancını göstermiştir kahramanın. Tüm bu şahit olduğu insanın satılmışlığından sonra kasabasına geri dönen young goodman brown aksi ve huysuz bir adama dönüşmüştür ve öldüğünde de sadece mezarında huysuz biri olarak yazılmıştır..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder