11 Ocak 2014 Cumartesi

Nizamettin Yıldırım Üzerine


Yaklaşık 1.5 yıldır yazmamıştım. Bunun için geçerli ya da geçersiz bir sürü bahanem var sanırım. 1.5 yıldan sonra yazmamın nedeni ise şu: Okulumdaki 11. Sınıfımla bir proje üzerine çalıştık. İşlediğimiz kitapta bir konu vardı ve öğrencilerden kısa ve uzun vadeli hedeflerini yazmalarını istiyordu. Tabii ki hemen aklıma bir proje geldi ve tüm öğrencilerimden kısa vadeli hedeflerini yazmalarını istedim. Çıkan sonuç gayet eğlenceliydi, bazısı kilo vermek, bazısı şehir dışında yapılacak spor müsabakalarına katılmak, bazısı ise FB-GS maçına gitmek gibi hedefler yazdı. Elbette asıl iş hedefleri belirlemekten çok bunları yerine getirmek olacaktı. Bunun için de bir iddia gerekiyordu, baklava gibi bir karına sahip olma hedefi koyan bir öğrencim, hedefi gerçekleşmemesi durumunda sınıfa baklava getireceğini söyledi. 

Aralarında bir öğrencim ki kendisini çok severim işi farklı bir boyuta taşıdı. Eğer onlardan bunu istiyorsam benim de bir şey yapmam gerektiğini söyledi ve ben de hak verdim. Onlardan istediğim şeyin karşılığında ben ne yapacaktım? Sonuç olarak bu bloğu daha aktif kullanmam ve karne haftasına kadar 12 yazı yazmamda karar kılındı. Tabi tarihin 11 Ocak olduğunu ve bunun da benim ilk yazım olduğu düşünülürse, öğrencilerimin de öngördüğü gibi işim hiç kolay değil. Şu an eminim öğrencilerim gerçekleştiremeyeceğimi düşünüyor, ama bekleyip göreceğiz J

Uzun zamandan sonra ilk yazdığım yazı olacağı için bunun özel bir şey olması gerekiyordu. Mesleğim gereği özel denince aklıma gelen kişilerin başında ise bugün buralarda olmamın en büyük etkenlerinden biri olan Nizamettin Yıldırım geldi. Haftada 24 saat ders almak üzere koskoca 1yılı birlikte geçirdik Nizamettin hocayla. 10-11 yaşlarındaydık. 5. Sınıf bitmiş Anadolu liselerine giriş sınavına girip Samsun Anadolu Lisesi’ni kazandıktan sonra okulun ilk gününü hatırlıyorum dün gibi. O koskoca kubbesi olan spor salonuna topladılar hepimizi. Tabi salona girene kadar üst sınıfların aralarında geçen diyaloglara şahit olduktan sonra Allahım ben nereye düştüm dedim. İlkokuldan tanıdığım arkadaşlarım ve kuzenimin varlığından güç almıştım. Spor salonunda toplanmamızın nedeni kura çekecek olmamızdı. Hangi hazırlık sınıfında okuyacağımız kura sonucu belirlenecekti. Kader ağlarını örmüş o zamana kadar ne kadar tanıdığım insan varsa hepsiyle aynı sınıfa düşmüştüm, Hazırlık C. Şu an Fevzi Çakmak Lisesi olan binanın spor salonuna yakın kapısından girdik ve sınıfa girdik. Öğretmenimiz erkekti ve adı Nizamettin Yıldırım’dı. Veliler sınıftaydı ve veliler içerideyken herkesten bir defter ve kırmızı pilot kalem istemişti, daha sonra velileri çıkardı ve hayatımızı değiştirecek insanla baş başa kaldık. Nizamettin hoca konuşmaya başladı. Tamamen İngilizce. Daha önce duymadığım, aşina olmadığım bir şeydi. Kalbim hızla atmaya başladı. Sınıfta özel okuldan gelen birkaç kişi vardı ve onların varlığı beni daha da rahatsız ediyordu. Hayatıma şöyle bir bakıyorum da hiç öyle hissetmemiştim hala da hissetmedim.

Günler, haftalar aylar geçti. Artık o dili anlamaya başlıyordum. Bu benden önce kesinlikle Nizamettin hocanın eseriydi. Küçük bir kasetçaları vardı. Oradan dinlemeler yapardık ve kısa dalga radyodan bize ödevler verirdi. İşimiz gücümüz İngilizce olmuştu. Kendi hayatından örnekler verirdi ve yakın arkadaşım Mehmet Karakoç’un ekşi sözlükteki yazısında da yazdığı gibi teneffüslerde tüm vaktini İngiliz radyolarını dinlemekle ve İngiltere’deki arkadaşlarıyla görüşerek geçirirdi. Bunu yapması bize hiçbir bahane bırakmıyordu. Öğretmenimiz bu şekilde çalışırken biz hiçbir bahane sunamazdık herhalde. Kandil bayram gibi özel günlerde öğretmenimi aramam gerektiğini annemden öğrenmiştim. Bir kandil günü Nizamettin hocayı aradım, önce annem konuştu sonra bana verdi ben de rahat rahat telefonu aldım ama Nizamettin hoca tamamen İngilizce konuştu ben Türkçe konuştukça İngilizce konuşuyordu ve ağlamak üzereydim. Ağzından Türkçe kelime duyduğum zaten çok azdı. Klasik öğretmenler gibi ezber yaptırmazdı. Şu an öğrencilerime de asla yapmadığım gibi defalarca kelime yazdırmazdı ki bunun ne kadar ahmakça bir şey olduğunu da ondan öğrenmişimdir 20 yıl önce. Günümüzde hala defalarca kelime yazdıran öğretmenlerin varlığını düşündükçe Nizamettin hoca cidden büyük adammış. Sanırım kendi kendine bizim üzerimizden iddialara girerdi. İngilizlerin “Challenge” dediği şeyi o yapardı. Bize bir seferinde bir süre verdi ve o süre geldiğinde İngilizce gazete okuyabileceğimizi söyledi. Türkçe gazete bile okuma alışkanlığı olmayan bizler için bu devrim gibi bir şeydi. Dediği sürede Turkish Daily News ve Mirror gibi gazeteleri getirdi sınıfa ve okuyabildik! Bunun gibi bir sürü örnek var. Bir keresinde de derse geç kalanlara neden geç kaldıklarını sordu. Normal öğretmen yaklaşımı öğrencileri geç kâğıdı almaya yollamak olurdu herhalde. Cevap geldi ama Türkçe geldi. Çok kızdı ve bu kez İngilizce cevap istedi. Arkadaşlarımız cevabı İngilizce verdikten sonra yerlerine oturmalarına izin verdi.

Nizamettin hocanın öğretim sistemi, verdiği örnekler, kurduğu cümleler oynattığı oyunlar hala aklımda. Öğrencilerimden ve velilerimden aldığım geri dönütlere dayanarak iyi bir öğretmen olduğumu söyleyebilirim. Ki gerçekten öyleysem bunun tek nedeni Nizamettin Yıldırım’dır. O sınıftan mezun olan insanların bir çoğunun mesleğinin yabancı dille alakalı olması da benim bu cümlemin kanıtıdır. Kaderin bana ilk kıyağı Nizamettin hocanın öğrencisi olmaktı. Ama bana kıyak yapan kader ona yapmadı ve onu aramızdan çok genç yaşta elim bir trafik kazası sonucu aldı.

Sanırım cennetin ona dünyadan daha çok ihtiyacı vardı. Nizamettin hocanın varisi değilim, çok da zengin olduğunu düşünmüyorum ama bana bıraktığı şeylere kesinlikle paha biçemem. Ruhun şad olsun hocam…

Nizamettin hoca üzerine ekşi sözlükte arkadaşım Mehmet Karakoç'un yazdığı yazı
 

6 yorum:

  1. Çok değerli lise arkadaşım Nizamettin Yıldırım ile ilgili yaptığınız bu açıklamalardan inanılmaz mutlu oldum ve de böyle bir değerin aramızdan ayrılmasından çok hüzünlendim. Lisede de, İngilizce dersinde sınıfınn en iyilerindendi. Kendisine Allah'tan rahmet diliyorum.

    YanıtlaSil
  2. İngilizceyi öğrenmemizde Ali Kurdoğlu hocamızın katkılarını unutamayız. Ben de öğrendiğim ingilizce ile ODTÜ'yü bitirdim.

    YanıtlaSil
  3. Ben de sizin bu yorumunuz için teşekkür ederim.. Nizamettin hoca olmasaydı biz de şu an olduğumuz yerde olamazdık

    YanıtlaSil
  4. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  5. Ben Samsun Anadolu Lisesi 2016 2017 yılı mezunu bir öğrenciyim.Ne yazık ki Nizamettin Hocayla bugün tanıştık.Kendileri şuan Samsun Mezarlığında 119. Adada sizleri bekliyor.Sizlere hiç olmadığı kadar ihtiyacı varmış.ne zaman çıkmaza girerseniz ona uğrayabileceğinizi söylüyor.Ve bu sefer sadece sizi dinleyeceğini söylüyor.

    YanıtlaSil
  6. Çok güzel bir yazı olmuş yüreğinize sağlık. Bende Nizamettin hocanın öğrencisi olma ayrıcalığını yaşadım ve bugüne kadar gectigim pekçok aşamayı onun sayesinde başarı ile atlattığını söyleyebilirim . Allah rahmet eylesin.

    YanıtlaSil